Zeni Geva
Japonya'dan şiirsel bir nihilizm
Noise-rock müziğinin Japonya'daki en büyük temsilcilerinden ZENI GEVA'nın beyin adamı K.K. Null ile yapılan röportajlardan derledik.
Öncelikle Zeni Geva'nın anlamı nedir?
Zeni para için kullanılan eski Japonca bir kelime, Geva ise Almanca "Gewalt" kelimesinden geliyor, o da güç demek. Zeni Geva da "Paranın Gücü" demek oluyor. Ama ben bu ismi bir Japon çizgi karikatüründen aldım. Oldukça ciddi ve karanlık bir karikatürdü. Ben aslında sadece ismin kendisini sevdim, harfleri ve tınısı hoşuma gitti. Yoksa politik bir anlam beklemiyordum.
Peki şarkı sözlerinizdeki konulardan bazı örnekler verebilir misiniz?
Aslında şarkılarımın sözleri benim kendi görüş ve anlayışımın bir yansıması. Diğer insanlara herhangi bir mesaj kesinlikle değil. Hiç kimseyi öyle ya da böyle düşünmek için zorlamak istemem.
Bize biraz geçmişinizden söz eder misiniz? Müziğe nasıl başladınız?
Ben Tokyo'da 13 Eylül 1961'de doğdum. Üniversiteden atıldım. Doğrusunu söylemek gerekirse, müzik çalmaya anaokulunda başladım (beni org çalmaya zorladılar). Ama gerçek anlamda ilk müziğe başlamam 1980 yılında Londra'da izlediğim Pink Floyd konserinden sonra oldu. Aslında hayatımı değiştirdiklerini söyleyebilirim.
Ne zaman A.N.P. sona erdi ve Zeni Geva başladı? İki topluluk arasında herhangi bir paralellik görüyor musunuz?Tam zamanını hatırlamıyorum, ama A.N.P. 1985-86 yılları arasında bitti ve Zeni Geva da 1987'de oluştu. A.N.P.'un müziğinin % 90'ı doğaçlamaydı, ben ise daha çok bestelenmiş müziğe ilgi duymaya başlamıştım, sonra da Zeni Geva'yı kurdum.
Zeni Geva'ya bir basçı eklemeyi düşündünüz mü hiç?
Pek de düşünmedim.
Peki favori müzisyen veya topluluklarınızdan küçük bir liste verebilir misiniz?
Captain Beefheart & The Magic Band, çünkü Don Van Vliet bir deha bence. Sonra King Crimson, Carpenters, John Coltrane, ve daha pek çokları...
Bazıları Zeni Geva'yı death metal ile özdeşleştirdiler. Siz bu kategorizasyon hakkında ne düşünüyorsunuz? Veya asıl türünüz hakkında?
Ben hiçbir zaman Zeni Geva'nın bir metal topluluğu olduğunu düşünmedim. Ve ben müziği asla belli bir kategori ya da tür başlığı altında dinlemedim.
Kraftwerk'den etkilenen nadir heavy gitar gruplarından birisiniz. Hürmet gösterdiğiniz bu topluluktan aldığınız etkileşimi müziğinizde de gösterdiniz. ("Sex Object" parçasını yeniden yorumladılar) Genelde pek çok kişi sizin dinlediklerinizin Swans ve Big Black olduğunu düşünüyor, peki siz Kraftwerk'in müziğinden nasıl etkilendiniz?
Aslında, söylemeye gerek yok zaten ama Kraftwerk "techno" ya da "electro-pop" diye adlandırılan bu müziklerin öncülüğünü yapmış bir topluluk. Ben de kendilerini ilk dinlediğimde müziklerinin çok yeni ve şok edici olduğunu düşünmüştüm. Bilgisayar ve diğer pek çok yüksek teknolojiyi kullanıyorlar, ama çok yüklü bir duyguyu ve insana ait bir heyecanı size hissettiren bir müzik ortaya koyuyorlar. Ben de bu makine ile insan arasındaki çarpışmayı sevdim.
"Null" ismini ne zaman aldınız?
Esasında "NULL" daha önce benim de içinde yer aldığım bir topluluğun adıydı. Grupta kemancı, dansçı, ressam gibi pek çok şahsiyet yer alıyordu. Ben bu ismi hiç de ticari olmayan bir dergiden aldım, benim en sevdiğim Japon yazarlardan biri olan Yasutaka Tsutsui'nin gençken yürüttüğü bir dergiydi. Bir zaman sonra o topluluk dağıldı, benim dışımda kimse kalmadı daha doğrusu, sonra da insanlar bana "NULL" demeye başladılar. Ben de iyi bir isim olduğunu düşündüm ve severek kabul ettim.
Steve Albini ile oluşturduğunuz "Superunit" projesinden bahseder misiniz biraz?
Bizim Steve Albini ile birlikte oluşturduğumuz projenin adı. Beraber çaldık ve biri ona "Superunit" ismini verdi. Kişisel olarak ismi pek beğenmedim. Hatırladığım kadarıyla parçaların isimleri "Painwise" ve "Kettle Lake" idi.
Geriye dönüp eski yaptıklarınızı dinliyor musunuz?
Bazen dinliyorum. Ama sık değil, çünkü kaydettiğim müzikler benim için artık 'geçmiş' oluyor. Ben ise genelde yeni bir şey aramaya ve kendimi gelecek için ilerletmenin yollarına bakmaya çalışıyorum.
Zeni Geva'nın daha durgun döneminde kendi solo albümlerinize oldukça üretken bir şekilde ağırlık vermeye başladınız. Solo kayıtlarınızın hepsini tutuyor musunuz?
Evet, evimdeki stüdyomda yaptığım tüm solo kayıtları tutuyorum ve bazı konser kayıtlarını da.
Peki ya grup arkadaşlarınızın müziğiniz hakkındaki düşünceleri neler?
Tabata bana çok destek veriyor ve yaptığım solo müziği oldukça takdir ediyor. Şu sıralar ikimiz birlikte Gugan isimli başka bir proje grubunda çalıyoruz. Ben davul ve nullsonic çalıyorum, Tabata ise theremin çalıyor ve ritim makinesiyle efektler yapıyor. Bazen de Yow saksofonuyla bize katılıyor.
Nullsonic nasıl ortaya çıktı?
Nullsonic benim geliştirdiğim değişik, uç efektlerin bir araya geldiği yeni bir efekt paneli. 100 % el yapımı bir alet değil, hazır efekt pedalları da var. Efekt pedalların basit bir oynamayla en farklı sesleri üretmesini sağlayacak kombinasyonu bulmak için oldukça denemeler yaptım, zaman harcadım. Asıl mesele de bu.
Ölü ya da diri, en çok hangi müzisyenlerle birlikte çalışmak isterdiniz?
Iannis Xenakis, Bulgar vokalleri, Marta Sebestyen, Nico, John Coltrane, Kraftwerk vs.
Hiç bilmeyenler için kendi yaptığınız müziği nasıl tarif ederdiniz?
Bildiğiniz gibi "Ultimate Material" benim ilk solo albümümün adı ve müziğimin özünü ve aslını anlatıyor ya da en azından peşinde olduğum müziğin aslını diyebiliriz. Bu çok abartılı ya da uç gibi gelebilir, ama diyebiliriz ki ben insanlıktan tiksinti duyuyorum ve insan olduğumdan dolayı da iğreniyorum. Başka şekilde söylemek gerekirse, ben kainatı (macrocosmos) ve kendimi (microcosmos) insana ait herhangi bir duygu, duyu ve düşünce olmaksızın görmenin şiddetli arzusunu taşıyorum. Ben gerçek anlamda sonsuzluğu, saflığı, tarafsızlığı ve cansız maddenin sessizliğini özlüyorum. Tabii farkındayım ki bu kendi içinde bir çelişki de taşıyor, çünkü ben bir insanım ve gerçekte bu imkansız. Ama müzik benim için bambaşka, bilinmedik bir dünyayı yaşayabilmek ve insanlığın eski suiistimallerinin ötesinde yeni bir hayat görüşü elde etmeyi sağlayan bir tarz büyü.